Yaylam ve Yrim-2-
Estikçe yel, yapraklar hışıldar
Yârimi sevdikçe gözleri ışıldar
Benim yârim uyurken mışıldar
Sevmeyenlerin içi dışı çok dar
Estikçe yel, ağacın dalları sallanır
Öptükçe, yârimin dudağı ballanır
Gül, allanır/pullanıp gelin yollanır
Bülbülse vaktinde askere yollanır
Ben o sevdiğim yari verdim mehir
Ah şu askerlik, olsaydı keşke tehir
Vurdukça Güneş, kar ılgıt ılgıt erir
Eridikçe kar, sanki dere olur nehir
Eridikçe kar, coşar dere/çay/nehir
Oturmuş o yar kirmenle yün eğirir
O aklıma geldikçe gözlerim seğirir
Kavuşamazsam hayatım olur zehir
Aah şu yaylanın dağları, sisli mi sisli
Yörüklerin çadırları da çok isli mi isli
Benim sevdiğim yâr çok mu çok hisli
Esen bir yel/el deyse, ağlar hisli hisli
Yaylamın dağlarına duman bürümüş
Yabangülleri Murat Dağına yürümüş
O güzeller, eteklerini yerde sürümüş
Gözlerime Leylâ'nın hasreti bürümüş
Yaylamın pınarından, soğuk su içtim
Yaylardan Sarıçiçek Yaylasını seçtim
Güzeller içinden o yabangülü seçtim
Ben o an, daha çok mu çok gençtim
Yetmedi o yaylamı anlatmaya kalemim
Yetemedi Leyla'mı anlatmaya kelamım
Nazarımda özdeştir onların güzellikleri
Nazarımda özdeştir onların o özellikleri
B. TUNCA/26.02.2000
Bayram Tunca
Bayram Tunca şiirleri